aslında tolstoy ve çehov gb önemli yazarlar için ayrı başlık lazım ama...
Lev Nikolayeviç Tolstoy
Büyük bir rus yazarı, fikir, eğitim, sanat dünyasının en ünlü kişilerinden biridir. Zengin bir ailenin çocuğu olarak Yasnaya-Polyana'da doğdu. Çok küçük yaşlarında önce annesini, sonra babasını kaybetti, yakınlarının elinde büyüdü. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı. Öğrenimini tamamlamak için Moskova'ya gitti. Çalışkan zeki bir öğrenci olarak başarı ve sevgi kazandı. Fransızcasını ilerletmiş, Voltaire'i ve J. J. Rouseu'yu okumuş, bu iki yazarın kuvvetle etkisinde kalmıştı. Yasanaya-Polonya'ya döndü, yoksul köylüler arasına katıldı. İlk eseri olan "Çocukluk'u" bu sıralarda yazdı.
Bir süre sonra orduya girdi; Kafkasya'ya gitti. Kaskas halkının yoksulluk dolu yaşayışlarını aldığı izlenimlerle ilk gerçekçi hikayelerini yazdı. 1854'te Kırım savaşı'na subay olarak katıldı. Sonra askerlikten ayrılıp Petersburg'a gitti. Bir kısım eserlerini oldukça sakin geçirdiği o yıllarda yazdı. Gene de içinde aradığını bulamayan bir ruh çalkalanıyordu. Batı Avrupa ülkerinde uzun bir gezintiye çıktı. Almanya, Fransa, İsviçre'de dolaştı. Yurduna dönüşünde gene Yasanaya-Polonya'ya yerleşti. Asalet ünvanlarından, lüksten sıkılıyordu. Köyünde bir okul kurdu. Bu okul, öğrenim, eğitim bakımından yepyeni bir kurumdu. Huzura kavuştuğuna kanaat getirdikten sonra, 1862'de evlendi.
Tolstoy bir düzineyi geçen çocuk sahibi olduğu bu evlilik hayatının ilk yıllarında ömrünün en mutlu, en rahat devresini yaşadı. Eserlerinin en kuvvetli olan iki romanı "Savaş ve Barış" ile "Anna Karenina'yı", bu sıralarda yazdı. Aradan bir süre geçince yeniden, bu sefer eskilerden daha şiddetli bir moral çöküntüsüne uğradı. Geniş halk yığınlarının, özelikle rus köylüsünün yoksul, perişan durumu onu çok üzüyordu. Bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Kaba saba giyiniyor, giydiği her elbiseyi kendisi dikiyordu. Değişmeyen tek tarafı bıkıp usanmadan yazmasıydı. "Kruetzer Sonat", "Efendi ile Uşak", "Karanlıkların Gücü", "İman nedir", "İnciler", "Kilise ve Devlet", "İtiraflarım" hep bu yılların ürünleridir.
Tolstoy ömrünün son yıllarını büsbütün derbeder bir şekilde geçirdikten sonra, bir küskünlük sonucunda, evini bırakıp yollara düştü. Bir gün küçük bir kasaba istasyonunda, hayata gözlerini yumdu.
Eserlerinde insanlığın çeşitli meselelerine değinen Tolstoy'un dünya ölçüsünde bir sanat ve fikir değeri vardır. Kendi ülkesinin toplumsal siyasal çalkantılarını, halkının yaradılışını, yaşayışını gerçekten büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar, bir filozof bir eğitimci olarak da ün kazanmıştı. Yukarıda sayılanların dışında "Diriliş", "Gençliğim", "Çocukluğum", "Hacı Murat (roman)", "Ayaklanış", "Sergey Baba", "Tanrı Bizim İçimizdedir", "Kazaklar", "Tesadüf", "İki Süvari" gibi eserleri vardır
Anton Pavloviç Çehov
Rusya'nın güneyinde Azov Denizi kıyılarındaki Taganrog'da bakkal bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. Beş çocuklu bir ailenin ortanca çocuğudur. Babası, ticaretten çok dini ve artistik konulara eğilimleri olan sert ve otoriter bir adamdı. Babasının baskısıyla kilise korosunda ilahi söyleyen Çehov, ticarette başarı sağlayamayan babasının yerine dükkan işleriyle de ilgilendiğinden lise eğitimi uzadıkça uzadı.
Çehov, bir süre Yunanlı çocukların devam ettiği yerel bir okulda okudu. Daha sonra on yıl boyunca lisede Yunan ve Latin klasiklerini temel alan bir eğitim gördü. Düş gücüne fazlasıyla olanak tanıyan bu eğitim Çehov'un yaşamı boyunca klasiklerden hoşnut olamamasına yol açacaktı. "Kılıflı Adam" ve "Edebiyat Öğretmeni" adlı hikayeleri lise dönemine aittir.
1876'da babasının iflas etmesi üzerine ailesi Moskova'ya göçtüğünde, kendisi bir ağabeyi ile birlikte Tagangrog'da kalarak liseye devam etti. Üç yıl boyunca, henüz çok genç olmasına karşın kendi hayatını kendi kazandı. Zor koşullar altında geçen çocukluk yılları, hikayelerinde çocuklara geniş yer vermesine ve hep hüzünlü, incinmiş çocukları anlatmasına neden oldu.
1879'da liseyi bitirdi ve Moskova'ya giderek tıp fakültesine girdi; 1884'te doktor oldu. Tıp öğrenimi sırasında ailenin geçimine katkıda bulunmak için çeşitli dergilerde yazılar yazdı. Bu dönemde yazdığı yazılarını "Melbourne'ün Masalları" adlı kitapta toplayarak üniversiteyi bitirdiği yıl ilk kitabını yayınladı.
Çehov, üniversiteyi bitirir bitirmez hekimliğe başladı. "Cerrahlık", "Cansız Ceset", "Kaçak" adlı hikayelerini bu dönemde yazdı. Hekimlik çok vaktini aldığından yazmasına engel olmaya başlayınca hekimlikten vazgeçip yazarlığa yöneldi. Yazarlığına hekimliğinin izleri görülür. Pek çok kimse onun Çarlık Rusyasını anlatışını, bir doktorun hastalığı teşhis edişine benzetir.
1887'de "Alacakaranlıkta" adlı öykü kitabıyla Rus Akademisi tarafından verilen Puşkin ödülü nü kazandı. Aynı yıl ilk büyük tiyatro oyunu "İvanov", Moskova'daki Korsch Tiyatrosunda sergilendi.
Ünlü öyküsü "6. Koğuş" 1892'da yayınlandı. Aynı yıl kolera salgını olan bölgelerde doktor olarak aktif rol oynadı. Merkez Rusya'da bir Melikhov adını verdiği bir malikane satın alarak taşındı ve yaşamında "Melihova dönemi" denilen yeni bir dönem başladı. Bu dönemde yaratıcılığının zirvesine ulaştı. Sürekli kendisini ziyaret gelen dostlarını malikanede ağırladı.
1894 yılının bir bölümünü yurtdışında geçirdi. Bu arada vereme yakalandı, tedavi için Kırım'a geçti.
1895'te "Martı" oyununun ilk versiyonunu yazdı. "Sakhalin Adası"nı yayınladı. Tolstoy ile tanıştı. Oyunun St. Petersburg'daki ilk gösterimi başarısızlıkla sonuçlandı.
1897'de Köylüler adlı uzun öyküsünü yayınlattı. 1898'de Sanat tiyatrosunu Stanslavski ile birlikte kuran Nemiroviç-Dantçenko Martı’yı sahnelemek için Çehov’dan izin istedi, bu arada Çehov, ilerde evleneceği aktris Olga Knipper'le tanıştı. Martı oyunu büyük başarı elde etti. Çehov'un babası öldü.
1899'da Vanya Dayı'nın ilk gösterimi yapıldı, Toplu Yapıtlarının ilk cildi yayımlandı.
1901'de Üç Kızkardeş sahnelendi; Çehov, Kafkasya seyahatinden sonra bir ev yaptırdığı Yalta'ya döndü ve Olga Knipper ile evlendi.
1904'te "Vişne Bahçesi" Moskova'da sahnelendi. Sağlığı bozulan Çehov, eşi ile birlikte Almanya'ya gitti ve Badenwiller'da öldü.
Çehov'un bütün yapıtları ölümünden 40 yıl sonra 20 cilt halinde yayımlandı. Bu yayının 8. cildinde Çehov'un sayısı birkaç bine ulaşan mektupları yer alır.
Kısa Öyküleri Çehov, yaklaşık 1000 sözcükten oluşan komik kısa öykü türünü başlı başına bir sanat haline dönüştürdü. Aynı zamanda sefaleti ve umutsuzluğu ele alan ve önceki öykülerindeki çılgınca komiklikle garip bir zıtlık sergileyen ciddi yapıtlar da yazdı. Zamanla bu yönü çok daha ağır bastı ve daha sonraki yapıtlarına tümüyle egemen oldu.
Tiyatro Oyunları Çehov'un tiyatro sevgisi çocukluk yaşlarında izleyici olarak başladı. Vodvil olarak adlandırdığı birer perdelik oyunlarıyla, dörder perdelik oyunlarından ilk ikisi olan İvanov ve orman Cini'ni 1887-1890 yıllarında yazdı.
Vodvilleri taşra tiyatrosunda büyük başarı kazandı. Bir Moskova tiyatrosunda sahnelenen İvanov da çok büyük başarı sağladı. orman Cini'nin aynı başarıyı sağlamaması üzerine Çehov oyun yazmaya uzun süre ara verdi. Martı'yla yeniden oyun yazmaya başlaması ikinci başarısızlığı beraberinde getirdi. Bunun üzerine Çehov tiyatroyla ilgisini kesmeye karar verdi. Bir mektubunda şöyle diyordu: "700 yıl yaşasam bir piyes yazmam. Nesine isterseniz bahse girerim." Bunları yazarken tiyatro sevgisini hesaba katmamıştır. Bu sırada Vanya Dayı büyük övgülere layık görülüyordu. Martı'nın ikinci sahnelenişinde kazandığı büyük başarı da Üç Kız Kardeş ve Vişne Bahçesi'ni yazmasını sağladı.
Nikolay Vasilyeviç Gogol
Gogol orta halli toprak sahibi bir ailenin çocuğu olarak Ukrayna’da Soroçinski Köyü’nde dünyaya gelir. Gogol’un çocukluğu köy hayatı ile ve yoğun kazak kültürü etkisi’nde geçer. Bu hayatın etkisi ileride yazacağı eserlere de yansıyacaktır. Gogol gençlik yıllarında şiire ve edebiyata ilgi duyar. 1828’de Petersburg’a gider. Orada memur olmayı ve bir şekilde geçinmeyi umar ancak işler umduğu gibi gitmez. Gogol Petersburg’dan Almanya’ya gider ancak orada da parası bitene kadar kalabilir. Tekrar Petersburg’a dönüp iş arayan Gogol bu sefer çok düşük bir maaşla da olsa devlet memuru olarak çalışmaya başlar. Bu görevden de bir sene sonra ayrılır.
Yazın Hayatı Gogol, 1836’da Puşkin’in çıkardığı Sovremennik adlı dergide, yergili öykülerinin en neşelilerinden biri olan Araba’yı ve eğlenceli ve iğneleyici bir üslûpla yazılmış gerçeküstücü öyküsü Burun’u yayınlar. Yazar yazın sanatında büyük ölçüde Puşkin’in etkisi altındadır. Öyle ki onun eleştirileri ve telkinleri olmadan yazamayacağını düşünür. Yazarın Puşkin’le olan arkadaşlığı, onu aldığı acımasız eleştirilerden de koruyan en büyük güçtür.
Gogol’un ilk ciddi ve dikkat çeken eserleri Ukrayna hayatı ile, halk deyişleri ile süslü halk hikayeleridir. Gogol 1831 – 1832 yıllarında yazdığı bu hikayeleri Dilanka Yakınlarındaki Çiftlikte Akşam Toplantıları adlı kitapta toplar. Bu öyküler Rus edebiyat dünyasında Gogol’un bir anda parlamasına yol açar. 1835 yılında Mirgorod ve Arabeski adlı eserlerini de yayımladı. Bu kitaplarında da halk hikayeleri, özellikle Kazak geçmişi işlenmiştir.
Müfettiş'in ilk baskısıHikayelerinde Günlük hayatı ve bayağı kişilikleri zaman zaman mizahi zaman zaman öfkeye varan bir şekilde yeriyordu. Eski Zaman Beyleri, Arabeski bu yergi kitaplarının ilkleridir. Arabeski kitabındaki hikayelerinden biri olan Bir Delinin Hatıra Defteri bir memurun rutin hayatını ve işi yüzünden nasıl sıkıldığını anlatır. Hikayenin sonunda memur akıl hastanesine yatırılır. Portre adlı eseri ise dünyanın kötülüklerden kurtulamayacağı vugusu ile sonlanır.
Büyük komedisi Müfettiş adlı eseri ile bürokrasiyi alay derecesinde yeren Gogol eserinin sahnelenmesi ile tüm şimşekleri üzerine çeker. Tepkiler yüzünden Rusya’dan ayrılmak zorunda kalır. Roma’da Puşkin’in tavsiyesi ile en büyük eseri olan Ölü Canlar’ı yazarken Puşkin’in öldüğü haberini alır. Bu haber onun için “Rusya’dan gelebilecek en kötü haber”dir. O zamana kadar Puşkin’i düşünmeden dikkate almadan hiçbir şey yazmayan Gogol için bu haber gerçekten bir yıkım olmuştur. Puşkin’in ölümünün yıkıcı etkisine karşın 1842 yılında iki önemli eseri olan Ölü Canlar’ın 1. cildi ve uzun hikayesi Palto’yu bitirir ve yayınlar. Ölü Canlar dönemin Rusya’sının çürümüşlüğünü gerçekçi bir biçimde gözler önüne sererken Palto’da sıradan insanların yaşadıkları acılar, maaruz kaldıkları haksızlıklar, ve yaşadıkları yoksulluk tüm gerçeklikleriyle, okuyucuyu sarsacak bir ustalıkla gözler önüne serilmektedir. Bu eser de dönemin en büyük eserlerinden biri olarak nitelendirilecektir. Rus edebiyatına sıradan insanların gerçekçi bir girişi olarak da nitelendirilebilir Palto. Öyle ki Dostoyevski hikayeye hitaben “Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.” diyecektir. Ancak öykü yayınlaması ile soylu kesimin tepkisini tekrar Gogol üzerine çeker. Dönem aydınlar üzerinde büyük baskıların uygulandığı karanlık I.Nikola dönemidir. Gogol düzen savunucuları tarafından Rus insanını aşağılamakla onun kötü yönlerini göstermekle, halkına ihanetle suçlanır. Ancak onun yapmak istediği halkını aşağılamak değil onu bu hale sokan yozlaşmış düzeni tüm gerçekliği ile gözler önüne sermektir. Maruz kaldığı bu suçlamalar yazarın ruhsal sağlığına da ciddi zararlar vermiştir.
Son Yılları ve Ölümü
Nikolay Gogol büstüPuşkin’in ölümünden sonra Gogol’un popülaritesi daha da da artar. Bu ilgi Gogol’da bir öncülük hissi yaratır ve kendine toplumu değiştirmek, insanlara yol göstermek gibi misyonlar edinir. Bu dönemde eski yaratıcılığını kaybettiği söylenebilir. Dine karşı ilgisi artar ve daha önce eleştirdiği kiliseyi dahi övmeye başlar. Bu davranış hayranlarının tepkisini çeker ancak o bu tepkilere dinsel yorumlar katar ve Tanrı’nın gönlünü almak için ona daha da yakınlaşır. 1848’de kutsal toprakları ziyaret etmek için Filistin'e gider. Moskova’ya geri dönen Gogol orada Matvey Konstantinovski adlı gerici bir rahibin etkisi ile 1852 yılında Ölü Canlar romanının ikinci bölümünün el yazmalarını yakarak imha eder. Bu davranışından 10 gün sonra 43 yaşında Moskova’da ölür.
Gogol'ün tamamlayamadığı sadece taslaklarını kaleme aldığı Dördüncü Dereceden St.Vladimir Nişanı adlı oyunu ölümünden sonra Sasa Preis tamamlanmıştır.
Maksim Gorki
Hayatı Gorki, nakliyecilik yapan babasını 5 yaşındayken kaybeder, annesi yeniden evlenince doğum yeri olan Novgorod'a döner. 11 yaşında tamamen öksüz kalır ve anneannesi ve büyük babası tarafından Astrahan'da büyütülür. Masalları ile büyüdüğü anneannesinin üzerinde büyük etkisi vardır. Gorki yalnızca birkaç ay okula gidebilir. 8 yaşında çalışmaya başlar, bu sayede Rus işçi sınıfının yaşamını yakından tanır. Bir gemide bulaşıkçılık yaparken okuma merakı sarar. İlk gençlik yıllarını Kazan'da geçiren Gorki Aralık 1887’de intihar girişiminde bulunur. Sonraki 5 yıl boyunca değişik işlerde çalışarak, daha sonra yazılarında kullanacağı pek çok izlenimi edindiği büyük Rusya turuna çıkar. Gorki'nin daha sonra eserlerinde görülen güçlü betimlemeler ne kadar keskin bir gözlemci olduğunu gösterecektir.
1892 yılında Tiflis’de Kafkasya gazetesinde çalışmaya başladı. Yoksullukla ve acıyla dolu bir hayat sürdüğü için Rusça’da acı anlamına gelen Gorki takma adını kullanmaya başladı. 1895'te St. Petersburg'da yayınlanan bir dergide çıkan Çelkaş adlı öykü ile ünlendi. Ardından Yirmi Altı Erkek ve Bir Kız öyküsü yayınlandı. Ünü hızla yayıldı. Bu öyküler kadar başarılı olmayan bir dizi roman ve öykü daha yazdı. Gorki’nin 1898 yılında yayınlanan ilk kitabı Hikaye Denemeleri (Очерки и рассказы) çok beğenilir ve yazarlık kariyerinin başlatangıcı sayılır. İlk romanı Foma 1899'da basıldı. Bu dönemde sağlam bir olay örgüsü kuramaması ve yaşamın anlamı üzerine uzun felsefik tartışmalara girmesi romanlarının başarısını düşürür. 1906'da yazdığı ve Rus Devrimi'ne adadığı Ana en başarılı romanıdır. 1899-1906 arasında St. Petersburg'da yaşar. Gorki, Çar rejimine açıkça karşı çıkmış ve bu yüzden bir çok kez tutuklanmıştır. Çarlık tarafından kontrol ve baskılara maruz kalmıştır. 1901'de Fırtına Kuşunun Türküsü isimli kısa şiiri yüzünden tutuklandı. Kısa sürede serbest kaldı, Kırım'a gitti.
Gorki bir çok devrimci ile tanıştı. Lenin’le tanıştığı 1902 yılından itibaren aralarında yakın bir arkadaşlık oluşmuştur.
1902 yılında Rusya Edebiyat Akedemisi'ne seçilir. Ancak Çar II. Nikolas buna izin vermez. Anton Çehov ve Vilademir Korolenko bu tavrı protesto eder ve Akademiden ayrılır.
Başarısız olan 1905 Rus Devrimi sırasında Peter ve Paul Kalesi'nde kısa bir süre daha hapis kalır. Gorki Güneşin Çocukları adlı oyununu yazar.
Ekim Devrimi ve Gorki Gorki 1905'de Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'ne resmi olarak üye olur ve bolşeviklerle beraber hareket eder.
1905 Devrimi'nde önemli bir rol oynayan Bilgi isimli bir yayınevi kurar. 1906'da ABD'ye seyahat eder aynı yıl Rusya'dan ayrılıp İtalya’da Kapri Adası'ndaki villasında yaşamaya başlar. 1913'te tekrar Rusya'ya döner ve Rusya'nın Birinci Dünya Savaşı'na girmesine karşı çıkar.
I. Dünya savaşı sırasında Petrograt'taki dairesi Bolşevik ofisi gibi çalışmaya başlar. Lenin’in devrim fikrini erken bulan Kamenev ve Zinovyev’in eleştirel yazıları Gorki’nin gazetesi Yeni Hayat’da basılır. Gorki de gazetesinde Bolşeviklerin iktidara el koymasını eleştirir. 1918'de Bolşeviklerin Vakitsiz Düşünceleri isimli makalelerini yayınlar.
Lenin Gorki ile dostluğuna zarar vermek istememiş bu dönem boyunca kendisini ikna etmeye çalışan uzun mektuplar yazmıştır.
Lenin'in Gorki'yle 1919'daki yazışmalarında Petrograt’ın boğucu havasının ve çevrenin onu kötü etkilediğini ve bir hava değişikliğine ihtiyacı olduğunu düşündüğünü yazmıştır.Bu mektuplarda Olayların Pentograt’dan göründüğü gibi olmadığını gelmek isterse bu tür bir ziyareti planlayabileceklerini yazmış, bu tür fikir ve davranışların hayatı kendisi için zorlaştıracağını söylemiştir.[1]
Ancak Komünist Enternasyonel Dergisi'nde Gorki’nin yazdığı bazı yazıları yakışıksız bularak 31 Haziran 1920’de Politbüro’ya bu tür makelelerin Komünist Enternasyol’de yayınlanmaması gererektiğini belirten mektubunu göndermiştir. [2] Bu yıllar Gorki ile Bolşeviklerin fikir ayrılıkları olarak tanımlanacak tartışmalarla geçmiştir. Zira devrimin hemen yapılması konusunda Lenin’le fikir birliğinde olmayan bir çok parti üyesi bulunmaktadır. Ancak Gorki’nin Parti ile ilişkisinde tam anlamı ile bir kopukluk veya destekten bahsetmek mümkün değildir.
Ağustos 1921'de bir yazar arkadaşı ve Anna Akhmatova'nın kocası Nikolay Gumilyov'un Petrograt Çeka'sı tarafından monarşist görüşleri nedeni ile tutuklandığını öğrenir. Gorki arkadaşının bizzat Lenin tarafından bırakılmasını sağlamak için hemen Moskova'ya gider. Ancak Petrograt'a döndüğünde Gumilyov'un zaten öldürüldüğünü öğrenir. Ekim ayında tüberküloza yakalanır ve İtalya'ya göçer.
1921-1929 arasındaki yıllarını tekrar İtalya'nın Sorrento kentindeki villasında geçirmiştir. 1929'dan sonra SSCB'ni bir çok kez ziyaret etmiştir. Haziran 1929'da Gorki Solovki'yi ziyaret etmiş ve batıda kötü bir üne sahip olan Gulap Kampı hakkında olumlu şeyler yazmıştır. 1932'de Stalin Gorki'yi ülkeye kesin dönüş yapmaya çağırmış ve ülkesinde büyük bir memnuniyetle karşılacağını garantilemiştir.
Aleksendr Solzhenitsin'e göre Gorki kendi ilgileri nedeniyle dönmüştür. Gorki’nin Faşist İtalya'dan geri dönüşü Sovyet zaferinin büyük bir propagandası olur. Gorki'ye Lenin Nişanı verilir ve eskiden milyoner Riyabuşhinskiy'e ait olan ve şimdi Gorki Müzesi olan Moskova'daki malikaneye yerleştirilir. Şehir dışında da bir yazlık ev tahsis edilir. Moskova'nın büyük caddelerinden biri olan Tverskaya Caddesi'ne ve doğduğu şehire adı verilir. 1990’da şehrin adı tekrar Nizhni Novgorod olarak değiştirilecektir.
1930'larda dünyanın en büyük uçaklarından olan Tupolev ANT-20'ler de Maksim Gorki olarak isimlendirilmişlerdir.
Ancak Stalinist baskı arttıkça ve özellikle 1934 yılının aralık ayındaki Sergey Kirov Suikastı'ndan sonra Gorki Moskova'daki evinde bir nevi hapis hayatı yaşamıştır. Son dönem yapıtlarının hemen hepsinde devrim öncesi dönemi ele almıştır.
Ölümü Maksim Peşkov’un Mayıs 1935’deki ani ölümünü takiben Gorki de 1936 yılında Haziran ayında hayata gözlerini yumdu. Her ikisinin de ölümü şüphe altındadır. Zehirlendikleri iddia edilmiş ama bu hiç bir zaman ispatlanamamıştır. Gorki’nin cenaze töreninde tabutu taşıyanlar arasında Stalin ve Molotov da yer alacaklardır.
1938’de Buharin’in mahkemesinde Gorki’nin NKVD ajanları tarafından öldürüldüğü iddia edilecektir.